Kırcaali, Selanik ,Meteora, Kavala



Nicedir yurtdışı gezi başlıklarını hevesle takip ediyordum. Eş durumundan pasaportlar yeşerince schengen e ihtiyaç kalmadı. Yengen vizesi işini de onu yanıma alarak halledince geriye hızlı bir program kaldı. Uluslararası ehliyetim olmadığı için Bulgaristan üzerinden Selanik e doğru bir rota çizdim.


Bu rotayı daha önce yapanlara sorular soruldu, çantalar hazırlandı , motorun bakımı zaten yeni yapılmıştı, booking ten Selanik te kalacağımız otel rez yapıldı, hava durumu kontrol edildi (ama pek önemsenmedi :) ), gidona telefonu tuturacak bir çanta uyduruldu, iphone nun sygic navigasyon uygulamasına
 yunan- bulgar haritaları eklendi, otelin ve geçiş kapılarının koordinatları yüklendi, her ihtimale karşı yandex ve Google maps ten gidilecek yerlerin haritaları yazdırıldı vb…

(sygic: yurtdışı için oldukça uygun bir navigasyon.haritaları telefonun hafızasına kaydediyorsunuz böylece dışarıda internet kullanmanıza gerek kalmıyor;) )






1.gün Perşembe, Bursa-Selanik 750 km ,19 saat :


Sabah serin bir hava ve şakır şakır bir yağmurla 7:0O ye doğru Güzelyalı ya bismillah dedik. Yaklaşık 1,5 saat kadar daha az motor kullanayım diye İstanbul a Feribotla la gitmeyi planlamıştım.





9:OO da feribottan  iniş yağmur altında sigara molası ve otoyol üzerinden kapıkule ye hareket.




Daha ineli 1 saat olmuştu ama sağ çizmemin içine su girmeye başladı, sonrada sol. İstanbul un merkezinden uzak olmamız ve bayram tatili nedeniyle yapacak bişey yok tabii. çizmenin üzerindeki deformasyon nedeniyle sular ayağıma hücum etmiş. Geçen kıştan beri ilk kez bu kadar uzun süre yağmurda kullanınca kusuru ancak yolda fark edebildim. Bolca sağnak yağmur , soğuk rüzgar ve 9 - 11 derecede TECRÜBE 1 !


Lüleburgaz sonrasında gezimin en Yusuflu sahnesi (motorun çantaları full, artçım var, 6. Vites 130-140 km/h, viraj yok)  . sanırım yol üzerindeki çatlaklara yaptıkları zift yamasında arka lastik 1 karış kadar yana kaydı ve tırstım otomatik olarak süratim azaldı TECRÜBE 2 !


Yol üzerinde kapıkuleye kadar pek benzinci yok. Gümrük kapısına gelince önce ilk noktada plaka kaydı yapılıyor, 2. Gişede pasaport, ruhsat, bu arada isterseniz oradan alıp isterseniz öncesinden yapıştırabileceğiniz yurt dışı çıkış puluyla 3. Gişeye geçiliyor. Motorla arabaların önüne geçilebiliyor. Sırada free shop, bulgar tarafı 2 paketten fazla sıgaraya izin vermiyormuş ama ben 1 karton aldım kimse bakmadı. Winston un pakedi 2 €.


Sınır kapısının Bulgar tarafı biraz bakımsız geldi bana.Bulgar gişesine gelince pasaport ruhsat ve yeşil sigorta gerekiyor. Sigorta bulgar tarafında daha ucuz olduğu için ( 26 €  TL de geçiyor.) orda yaptırdım. Polis Pasaport u tutuyor siz orda bir barakadan sigortayı yaptırıp geri alıyorsunuz. Ben yanıma hiç leva almadım ama isterseniz sınırda alınabiliyor.



Hemen kredi kartı geçen bir istasyonda litresi yaklaşık 3,3 TL olan benzinle depoyu doldurdum.( benzin yunan dan ucuz.)




sonra (B noktasına) Svilengrad taki kapıya yol aldık. Bulgar tarafını sorunsuzca geçtik ve çıtır bir yunan polisine evrakları verdik ama o ehliyeti de sordu baştan safa yattık ama yediremedik bizi içeri almadı. Mecbur tekrar bulgara giriş yapıldı.,


Şimdiki hedef Kırcaali nin alt tarafında yeni açılan makaza kapısı (haritada G noktası). sygic uygulaması bu kapıyı bulamadığı için bende Google maps ten koordinatlarını yüklemiştim boş bir arazi görünüyordu bende en yakınındaki yolu seçip kaydetmiştim. Sonuç rotanın detaylarında görebileceğiniz gibi ana yoldan değilde kuş uçmaz kervan geçmez köy yollarında dolaşarak dağ başında, ıssız, soğuk savaş döneminden kalma terk edilmiş bir yapının önüne geldik. yani en yakın yol değil de daha uzak bile olsa yerleşim birimini seçmek daha mantıklı olacakmış sonuçta haritada birbirine çok yakın gibi görünse de arada bir dağ olabilir. TECRÜBE 3 !


Navigasyondaki izim






Gezdiğim köyler, belki sizin ya da tanıdıklarınızın kökleri vardır. Bayramın da etkisiyle her köyde Türk plakalı araçlar vardı. Özellikle de 16,34 ve 41 plaka .





Bu hatamın en güzel tarafı sonbahar kartpostalı gibi köy yollarından mükemmel manzaralar eşliğinde 4 saatlik bir seyahat yaşamaktı . Yağmur altında yeşil kızıl turuncu ve sarı yapraklar inanılmaz bir manzaraydı. sırf oraları görmek için yine gidilir. Çok güzeldi ama oraların resmi yok, sonbahar da ki Abant ı düşünün.


Baraj manzaraları












Bulgar tarafında pek şehir içlerinde gezmedik ama biraz gri tonlarda da olsa köyler ve kasabaları çok güzel di. Temiz düzenli yemyeşil doğal. çok eski olduğu belli olan köy yolları hala sağlam.


Sonunda yolda gördüğümüz ender insanlardan birine kapıyı sorduk. Oda Türk çıktı böylece rahatça tarifini anladık. Geçtiğimiz köylerde camii ve mezarlıklardan anladığım kadarıyla ağırlıklı Türk köyleriydi.


Makaza kapısında tek bir kontrol noktası var ve yunan ve bulgar görevliler beraber ortak çalışıyor. Yolu yeni yapılmış virajlı ve çok güzel. Makaza ya varınca kuyruk olmuş araçların arasından öne doğru geçtik ama sağ tarafa Türk arabalarını çekmiş bekletiyorlar. Bizide aynen oraya aldılar. AB üyesi olmayan tüm araçlar icin ipsalaya tel açıp teyid alıyorlar 1 saat bekledik. Sonrasında Yunan polisi yeşil sigorta ve ehliyetleri sordu. Benim gibi ehliyeti olmayan birkaç kişiyi geri çevirdi. Daha önceleri sıkıntı olmayan bu kapıda da artık ehliyetsiz zor görünüyor. Her zaman kedi kaymak yemiyormuş TECRÜBE 4 !!!


 Allah'tan bir soydaşımız bizim için , benim arkadaşlarım dedi . motoru o içeri soktu. Onunda F 650 GS i var mış. Bu isler yaklaşık 3 saat sürdü. Çünkü yunan bizi kabul etmeyince Bulgar tarafı tekrar geri dönüş yapmış. Polis ikna olunca bu seferde tekrar bulgar tarafından çıkışımız ve yunana girişimiz yapıldı. Aslında Yunan polisi yemedi ama görmezden geldi. Pasaportun bir sayfası makaza ya gitti. Bu arada Yunan polisi bizi sıcak bir kulübeye aldı sağ olsun.


Bu arkadaşın dediğine göre gecen hafta zlatograd kapısında da uluslararası ehliyeti olmayan yakınlarını Yunan almamış. Yunanistan da konuştuğum bazı Türkler İpsala dan ehliyet sorulmadan geçmiş. Yani kısmet meselesi.


Kapıdan sonra yeni yapılan bu yolla yaklaşık 20 km daha gidince Gümülcine ye vardık ve iklim değişti sabahtan beri hiç durmayan yağmur kesildi ve lodos başladı. Çok şükür artık hava da güzeldi, enerjimde yerinde ve bundan sonrası da otoyol 23:30 civari Selanik e doğru yola koyulduk ama önce depoyu doldurdum burada da benzin yaklaşık 4,4 TL.


Otoyol üzerinde istasyon yok. Çıkıp tekrar girmeniz gerekiyor. Bulgaristan da da Yunanda da kredi kartı her istasyonda geçerli değil. Bu arada artçımda artık uzman oldu otoyolda gişeleri görünce 1,70 € yu hazırlıyor du. Hazırda ve kolayda bozuk para tutmak lazım. Bu arada gişelerde de genelde çok güzel kızlar çalışıyor.


Otoyol boyunca çok sık aralıklı olarak reflektörler var, geceleri bilgisayar oyunundaymış gibi hissederek yol alıyorsunuz. Bakışınızı da daha uzaklara yöneltebiliyorsunuz.





Asfalt kalitesi çok güzel. Bizim gibi pürüzsüz bir yapıda değil sanki zımpara gibi. Kesinlikle yol tutuşa ve fren mesafesine etkisi çok başarılı.

Yakından incelenmesi için



Otoyolda hiç polis yok bazı yerlerde önceden uyarı tabelalarıyla hız tespiti yapan kameralar var. Bizdeki gibi polislere ceza kotası koyarak kimseyi yoldurmuyorlar. Krizde olan onlar mı yoksa biz mi anlamadım.


Gece 02:0O de yorgun ama mutlu bir şekilde Selanik te Minerva Premier otele vardık.( şehrin merkezinde 4 yıldızlı interneti var. Booking.com dan 2 gece, 2 kişi, oda kahvaltı 215 TL) unutmamak lazım ki avrupada ki oteller genelde bizdeki otel standardının çok altında 







2. gün Cuma, Selanik - kalampaka meteora – Larisa – Selanik 500 km :

Gece benim çizmeleri kurutmak için balkona koymuştum. Ama yetmemiş sabah  saç kurutma makinesiyle iyice kuruttum. kahvaltı sonrası yola hazırdık. Hava güneşli ve ılık yine otoyoldan meteoraya doğru hareket ettik. Otoyoldan çıkınca meteora ya giden yol için söylenenler doğruymuş, çok güzeldi.











Tatlı virajlar







Motorumda önce ki günün kiri vardı. 





Bu istasyonda motorumu da yıkadım. Ve yakıt fiyatları.





Meteora bizim peri bacalarının biraz hormonlu hali sanki 






Yüksek kayalıklara yapılmış manastırlar var,halen kullanılıyor























Dönüşü de farklı bir yerden yapalım diyerek larisa üzerinden Selanik gitmek için çıkış yaptık. Larisa dan sonra otoyol var. Yine bolca gazlayarak Selanik e vardık.Ancak otoyol bir bölgede vadinin içinden geçerken tek geliş tek gidişe düşüyor


Dün gece hayalini kurduğumuz mezeler için otele 5 dk yürüme mesafesinde ki ladadika meydanında Full tou Meze ye gittik. Çok kalabalık , Türkçe menüleri de var ama tabeladan bakarsanız restoranın ismini biraz zor okursunuz. Yeri bilmiyorsanız birilerine sorun gösterirler. Pek çok Türk müşterileri vardı.

Hatta bursa dan bazı hocalarımızı da gördük
 Caciki, dereotlu bir meze, kalamar tava, sahanda karides, lakerda, bira ve meşrubat 40 €. Geçen hafta gittiğimiz Cunda da ki meze dünyası daha lezzetli ve sanki biraz da uygundu.

Yemekten dönerken otelin arka sokaklarının saatin ilerlemesiyle onlarca gürültülü bara dönüştüğünü gördük. Ama bizden geçmiş gençler eğlensin diyerek otele çekildik. :)







3. gün Cumartesi, Selanik – Kavala – İpsala – Gelibolu – Bursa 700 km ,13 saat :

Sabah otelden çıkışımızı yaptık, çantaları monte ettik ve motorla biraz Selanik te dolaştıktan sonra Atatürk ün evini gezdik. Duvarlarda kronolojik sırayla ve bolca resimle hayatı anlatılmış.







Saat 11:30 gibi kavala ya  doğru hareket ettik. Yine güneşli ve sıcak bir hava otoyol full gaz. Selanik – kavala yaklaşık 150 km. Önce biraz kavla da gezindik. Burası da güzel bir yermiş. Denize giren 70 li yaşlarda çıtırlar vardı ama makinenin filmi bitmiş çekemedim















 Yine kalabalık bir restoran olan Panos Zafira da oturduk. Razaki, cacıki, kalamar tava ve tarama 20 € . Kesinlikle Selanik te yediğimiz yerden daha uygun ve lezzetliydi. Yemekten sonra kavala kurabiyesi alabileceğimiz bir yer aradık ancak siesta nedeniyle hepsi kapalıydı . adamlarda kriz mıriz yok keyif var












Planımız burada yemek yerken booking ten otel bulup Pazar sabahı erkenden bursa ya dönmekti. Restoranda karşılaştığımız bir Türk motorcunun arkadaşları ona sınırın çok kalabalık olduğunu söylemiş. Bizde bu günden bu kadar kalabalıksa yarın daha da sıkıntılı olabilir düşüncesiyle yemekten sonra dönmeye karar verdik.



İpsala ya gelmeden önce otoyoldan çıkıp son kez litresi 4,4 TL dan depoyu doldurdum.









Sınır hiçte söylendiği gibi kalabalık değildi, belki de anlık bir yoğunluk vardı o sırada. Neyse bizde Pazar günü rahatça dinlendik bu sayede. Free shop a gittim aldım sigaraları tam ödeyeceğim sırada kasadaki eleman 3 gününüz gece 12 de doluyor şimdi alamazsınız dedi. Vatan sağ olsun dedim, Kavala da alamadığımız kurabiyeleri alıp çıktım.

Sınırdaki köprünün yarısı mavi-beyaz , bizim yarı ise kırmızı-beyaz

Gelibolu da arabalı vapurla mehtap turu yaparak Lâpseki ye , oradan da ay ışığı altında giderek bursa ya 23:30 gibi ulaştık






Yunanistan da her yer motor ;)  pek çok temiz ve diri Africa, transalp xl 650 – 700 ve eski kasa V-strom var. Benim motora gelince malum özellikle ilk gün bolca yağmur ve 3 harfli :) . bir ara ön lastik basıncı düşük uyarısı verdi kontrol ettim bişey yok devam edince düzeldi zaten, birde LAMPF uyarısı çıktı ön park yanmadı ama oda düzeldi çok şükür sorun çıkarmadı. Tabii yollar güzel olup basınca sağlam yaktı o ayrı. Toplam 1.950 km de 145 lt


Genelde saat te  bir mola vererek gezdik. Yol boyunca kimseye korna çalmama gerek kalmadı, kimse de bana çalmadı kavala dan sonra ben sağda giderken iki şeridin ortasından gelen Çanakkale plakalı eblek dışında kimse sıkıştırmadı. Motor kullanmak gerçekten de oralarda daha keyifli ve güvenliymiş bizzat tecrübe ettim.


Hepinizin gönlüne göre rotalar olsun


Burak ZEYTİNCİOĞLU


http://www.bursaenduro.com/showthread.php?22901-17-18-19-Ekim-Selanik-Meteora-Kavala&highlight=


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder